İstanbul Üniversitesi İç Hastalıkları ve Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Satman, son birkaç yılda obezitenin gizli pandemi boyutlarında tüm toplumlarda arttığını söyledi.
Satman, “1998 yılında toplumda yüzde 22 civarında olan obezitenin günümüzde yüzde 30’lara çıktığını ve yüzde 31 civarına ulaştığını gördük. Yaptığımız modelleme çalışmalarında 2045 yılına doğru toplumun yüzde 45-50’sinin obeziteli olacağı öngörülüyor” dedi.
Ankara’da, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ve Lokman Hekim Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen ‘Yüzyılın salgını: Obezite’ başlıklı sempozyuma katılan Prof. Dr. İlhan Satman, obezitenin çağın hastalığı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Satman, birçok kişi ve organizasyonun obeziteyi hastalık olarak görmemekte ısrar ettiğini belirterek, “Hem kendisi hastalık, hem de pek çok hastalığa neden oluyor; özellikle bulaşıcı olmayan hastalıklar, diyabet, yüksek kan basıncı, kan yağlarının yüksekliği, hatta kanserler bile pek çok hareket bozukluğuna sebep olan durumlar, ruhsal sağlığımızı etkileyen durumlar bu hastalıkların başında geliyor” diye konuştu.
Prof. Dr. İlhan Satman, obezitenin artık gizli pandemi boyutlarına ulaştığını söyleyerek sağlık organizasyonlarının atlaslarla bu durumu açıkladığını vurguladı. Prof. Dr. Satman, “Biz diyabet rakamlarını aslında atlaslarla görmeye alışmıştık. Son birkaç senedir obezitenin de artık gizli pandemi boyutlarında hemen tüm toplumlarda arttığını gördüğü için organizasyonlar, özellikle Dünya Obezite Federasyonu böyle atlaslar çıkarmak durumunda kaldı. İşte 2024 yılı atlası yeni yayımlandı. Buradan rakamlar vermek gerekirse; beden-kütle endeksini kullanıyoruz obezite ölçütü olarak ve basitçe vücut ağırlığını kilogram cinsinden, boyumuzun metrekaresine bölüyoruz. Elde ettiğimiz rakamın 25’in altında olmasını yeğliyoruz. Bu 25 ile 29,9 arasındaysa 30’u aşmadıysa fazla kiloluluktan bahsediyoruz. 30 ve üzerindeyse obeziteden bahsediyoruz. Rakam 35 ve üzerindeyse ciddi obeziteden, 40’ın üzerinde olduğu zaman hayat tehdit edici obeziteden bahsediyoruz. Son açıklanan obezite atlasında, dünya genelinde 2020 yılı itibarıyla 0.8 milyarlık kişinin obeziteli olduğundan bahsediliyor. Obeziteli birey sayısının 0.8 milyarın üzerinde olduğunu, 2035 yılına kadar bunun 1,5 milyarı aşacağını gösteriyor. Aynı şekilde fazla kilolu yani obeziteli olmaya aday olarak gördüğümüz toplumun da şimdi 1,4 milyar civarında olduğunu, 2035 yılına kadar yapılan tahminlerde de bunun yaklaşık olarak 1,8 milyara dayanacağını söylüyor çalışmalar” ifadelerini kullandı.
Obezitenin yansımalarını da anlatan Prof. Dr. Satman, “Beden kütle endeksi yüksek olduğu için, kilosu fazla olduğu için obeziteli kişilerin bazı hastalıklara yakalanma riski fazla. Diyabet bunların içinde en başta geliyor. Bir diğeri yüksek tansiyon ve kanserler, inmeler, yani felce sebep olan durumlar. Hem bunlara yakalanma olasılığı fazla, hem bu hastalıkların komplikasyon geliştirme riski fazla, bunlardan dolayı ölümler ve sakatlıkla geçirilen yıllar, yani insanların yaşam süresi uzadı ama bunlar engellilikle geçen süreler. Dolayısıyla bunları da artık bilimsel otoriteler hesaba katıyorlar. Sakatlıkla ya da engellilikle geçen yaşam yılları olarak ayrı bir ölçüt olarak ele alıyoruz. Bunları da aslında fazla kiloluluk ve obezite ile birlikte hızlı bir şekilde arttığını görüyoruz. Bunlar da obezitenin yansımaları” dedi.
Dünyada sosyal ve kültürel gelişmişlik arttıkça obezitenin de arttığını belirten Prof. Dr. Satman, “Refah seviyesi arttıkça, obezitenin arttığını görüyoruz. Dünya Bankası’nın gelir grupları da bunu gösteriyor, düşük gelirli olan ülkelerde obezite görece daha düşük, fazla kiloluluk daha düşük. Ama 2020 yılından, 2035 yılına kadar olan beklentileri ele alacak olursanız ivmenin yüksek olacağını görüyoruz. Halbuki gelişmiş ve sosyoekonomik, gelir düzeyi yüksek olan ülkelere baktığımız zaman, zaten yüksek ve bundan sonra farkındalığın artmış olması gibi nedenlerle artış hızının yavaşladığını görmekteyiz” dedi.
Prof. Dr. Satman, Türkiye’de çocuk yaş grubunda obezitenin artışta olduğunu; koruyucu çalışmalara ağırlık verilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye’de 7-8 yaş grubu çocuklarla yapılan çalışmalara baktığımızda çocuk çağ grubunda obezitenin arttığını görüyoruz, sadece son yıllarda yapılan çalışmalarda ivme azalmış gibi. Obezite azalmamış; ama artış hızında bir sabitlenme var gibi. Bu ayrıca Türkiye İstatistik Kurumu’nun yapmış olduğu nüfus ve sağlık araştırmalarında da söz konusu. Son yıllardaki araştırmalar, obezitenin azalma demesek de sabitlenmeye doğru gittiğini gösteriyor. Bu da farkındalık ve koruyucu çalışmalara ağırlık vermemiz gerektiğini söylüyor. Bizim sahada yaptığımız Türkiye Diyabet Obezite ve Hipertansiyon Epidemiyoloji Çalışmasında 1998 yılında toplumda yüzde 22 civarında olan obezitenin günümüzde yüzde 30’ların üzerine çıktığını ve yüzde 31 civarına ulaştığını görüyoruz. Ve projeksiyonlar 2045 yılına doğru bu rakamların yüzde 45-50 civarına artacağını gösteriyor” diye konuştu.
Türkiye’nin dünya genelinde obezite sıralamasında önde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Satman, “195 civarında ülkede obezite ve fazla kiloluluk rakamlarının sıralandığı araştırmalarda 2021 yılında açıklanan verilere göre Türkiye’nin dünya sıralamasında kadınlarda obeziteli birey sırasında 40’ıncı, erkeklerde ise 60’ıncı sırada olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
KAYNAK : DHA